Ögeler etikete göre görüntüleniyor: DEPREM

 

 

Haftaya Algollü ve boşlukta olan, aneretik derecede ve retrolu jüpiter’den kareli bir Ay ile başlangıç yapıyoruz. Micron Ay, minimal etkide ve Ay kapanış evresinde,son dördün fazında.Retro Satürn karşısında Aslan Güneş ‘i ile hayli zor bir haftaya giriyoruz. Dengesiz, değişken, güven vermeyen, beklenmeyen, sert koşullar her an olası. Yaşam mücadelesinin karşısındaki engeller , tekrarlayan sorunlar, zamanında yapılmayan müdahaleler, sistemsiz hareket maalesef gündemde…

Sıcaklığın arttığı gibi dengesiz hava koşullarını da yaşıyor olacağız.

Asc’de Giansar yıldızının etkileri çok sevimsiz; zehirlenmelere işaret ediyor. Belalı bir yıldız.

Bununla birlikte haritası uygun olanlar için de beklenmedik olumlu sürprizler olur, bireysel anlamda…Ne olursa olsun yeni  hiçbir işe , ilişkiye adım atmayınız. Sonlanma ve bitiş enerjisi içindeyiz. Haftanın başlangıcı da boş arışları ve verimsiz çabayı getiren sinerjiyle başladığından iş takibi ve sonuç almaya odaklı olmak zaman kalitesine uygun.

Pluto Dschubba paralelinde, art niyet, düşmanlık, hainlik, bu sabitin özellikleri içinde…Ve büTün hafta aktif.

Güneş Uranüs karesinin yaklaşan gerginliği bu hafta hissedilecek, astrolojide yaklaşan açılar özellikle jenerasyon gezegenlerinde daha güçlü etkiyle gelir.Cumartesi kesinleşecek olan açının yoğunluğu, pik etkisi bugün yaşanır. Beklenmeyen , sert etkiler devrede; orta şiddetli deprem ve halihazırda devam eden yangın tehlikesi , birden basan sel ; maalesef hepsi olası… Cuma ve Pazar da etkili.

Kalp, tansiyon rahatsızlıkları, sıcağın etkilediği ani ataklara dikkat.

Venüs paralelin Betelgeuse olması beklemediğimiz yerden yardım ve umuda karşılık geleceğin göstergesi. Hayatta isek umut her zaman var demektir.

3.08; Salı , Mars günü, Mars saatinde başlayan olaylar yavaş seyirde olacak, çözüm arayışlarına yanıt, sonuca gitmeler yavaş ve engelli gerçekleşir.Ay Aldebaran ile güne başlıyoruz; kraliyet yıldızı olan Aldebaran ile bugün hak edilmişliklerin yerini bulduğunu göreceğiz. Hak edilmişlik dualite gereği hem artı hem eksisiyle çalışır, minimal bazda haritalar belirleyici…

Bir tık daha yumuşatıcı unsurlar söz konusu olsa da siyah güneş etkili; mücadele gerektiren durumlar devam ediyor. Ay’ın açıları genel anlamda yumuşatıcı da olsa gölgesine dikkat etmeli, provokasyon içeren, kaynağının ne olduğu belli olmayan haberlere dikkat. Fısıltı gazetesi iş başında olduğundan her duyduğunuza itibar etmeyiniz.

İlişkilerde dengeyi bulmakta zorluk çekeceğimiz bir gün, blokajlara dikkat.

Jüpiter 29 derecede olduğundan sistemin koruyuculu endirekt; önlem ve tedbir alarak yaşamak durumundayız.

4.08; Çarşamba , Merkür günü,olaylar yavaş ama Ay sınır aşımında ve Neptün ile karesi, dengesiz, abartılı, aldanmaya ve aldatmalara açık bir sinerjiyi veriyor. Görünen ve görünmeyen birbirinden farklı noktalarda olacağından bugün ne duyduğunuza güvenin, ne verilen sözlere. Sosyal medya üzerinden gelen haberlerin yanıltıcılığı her zamankinden fazla olacaktır. Tutamayacak olduğunuz sözleri vermeyin. Aynı zamanda dengesiz hava koşullarının da habercisidir.Merkür’ün Duphe hattında olması dominant söylemler, egonun yıkıcılığını kullanarak manipüle edici yaklaşımlar ile karşılaşılır. Ay sınır aşımında olduğu için egosantrik söylemler sonrasında sorunlara yol açar.Güven vermeyen atmosfer hakim.

Akşam 19.20 civarı balzamik fazına giren Ay ile işimiz bir tık daha zorlaşıyor; korumanın zayıf olduğu ve eliminasyonun, bitmesi ve gitmesi gerekenin gündemde olduğu Ay’ın karanlığının aktifleşeceği döngü. Giriş enerjisinde Betelgeuse’un etkisi paha biçilemez. 22.20 ‘ye kadar aktif; yer gök dua ile…

5.08; Perşembe , Jüpiter günü; Ay Yengeç’te ve sınır aşımında etkisiyle güne başlıyoruz. Ay’ın Mars Megrez ile yaptığı açı koruyuculuk ve harekete geçmekte küçük ama önemli etkiler. Vatan konusu, memleket, sınırlar zaten gündemde , dramatik yaklaşımlar, hezeyanlar sorunu çözmek yerine büyütür. Denge  şart. Öğle itibariyle Ay’ın aldığı etkiler sertleşiyor, Satürn ile ciddi sorunlar yaratmaya gebe; öğleden sonra itibariyle kaza ve yaralanmalara karşı önlem alınız. Akşam ve gece vakitlerinde daha dikkatli olunuz.

6.08; Cuma, Venüs günü; bugün sodep günü; aylık kaderin yazıldığı gün, ayrıntılı yazımı devrimdayioglu.com adresinden okuyabilirsiniz. Sirius ve ardından Canopus hattına geçen Ay ile kime ne söylediğinize ve ne yaptığınıza dikkat edin. Karma hızlı çalışıyor. Ay sınır aşımında , dengesiz ama yavaş seyredecek olan bir gün. Dengesiz ve ani beklenmedik etkileri arttıran etki Uranüs Güneş karesi bugün hissedilmeye başlar.Sabah saatlerinde  Jüpiter’in retro hareketinde aneretik derecesinden çıkmış olması bir nebze etkileri yatıştırır, kaotik etki bir tık azalır. Ay’ın 17.00 sularına kadar Neptün ve Venüs yumuşak kontakları ihtiyacımız olanı verse de bu saat itibariyle suistimale uğrama, altından başka işlerin çıkması ve manipülasyona dikkat edin. Akşam boyunca etkili; iyi niyetin arkası zarar verici olur bu koşullarda…

7.08; Cumartesi , Satürn günü; Ay boşlukta ve sınır aşımında güne başlıyoruz. Alt bantta aldığı etkiler sert ve bugün sütün astrolojisinde kritik günler sınıflandırmasındaki Güneş Uranüs karesinin beklenmeyen etkileri pik yapmış duurmda. Bu başıboş bir enerjinin  nereye kafa atacağı gibi resmedilebilir. Güneş’in Dupheli olması yıkıcı egoyu, dominant ve söz sahibi liderlerin zararlı ve dengesiz yaklaşımlarının zarar vereceğini gösterir. Bugün ve yarın önlem derecesini arttırın ve kesinlikle gergin tartışmalara girmeyin. Duyduğunuzla, altı boş söylemlerle galeyana gelmeyiniz.

10.33 itibariyle Ay Aslan’a geçtiğinde en azından Ay boşluktan çıkmış oluyor ama ayın en karanlık günündeyiz. Rutin ve bitirilmesi gerekenler üzerinde durulmalı. Egoya dikkat. Kendi işinde olmak çok değerli.

8.08; Pazar, Güneş günü; balzamik fazla güne başlıyoruz ve 16.50’de Dupheli bir yeniay ile güne devam ediyoruz.Enerjinin düşük olduğu bir gün. İzole olma ihtiyacı, karamsar düşünceler , kaygı düzeyi yüksek, bir yanımız da bunu kabul etmekte zorlanacak.Elinizden gelen ne varsa yapıp gerisini bırakın zaten artık kesin sonuç günü.Öğle vakitleri beklenmeyen, ani, sert olaylar olabilir, Ay tetik mekanizmasında. Sıcak havaya dikkat edin, orta şiddetli depremi tetikleyebilir.

İstanbul’a göre 16.50 ‘de gerçekleşecek olan 8 Ağustos Dupheli Aslan yeniayında, Ay yavaş modda olduğundan bu yeniay ile başlayan olaylar yavaş seyirde olacak demektir.Güneş günü ve Merkür saatinde olması, liderler ve ikincil liderler, iletişim, haberleşme, liderlerin dengesiz egosu , kalp ve tansiyon , omurga rahatsızlıkları, sıcak daha dalgasının yan etkileri, değişken hava koşullarını verir. Ay normal etki alanında, micron etkisinden çıkmış durumda Merkür’ün derecesi düşündürücü; kendi kendine zarar veren düşünce biçimi, söylemlerin diğerine yansımasında zararlı ve yıkıcı etkilerinin olmasını ve iletişim ayağında  özellikle provokatif ve yıkıcı haberlere dikkat edilmesi gerektiğini söylüyor.Güven vermeyen koşullar aktif olacak bu ay boyunca, attığınız her yeni adımda çifte kontrol yapmalısınız.

8.evde gerçekleşecek olan Yeniay içinde bulunduğumuz ve yeni eklenecek sorunları işaret eder, krizleri büyütmeye aday bir yeniay. Borçlanmalar, yangın sonrası ağır tablonun daha genişleyen etki alanı ile hayatımızda yer alması, liderlerin baskıcı tavırlarının büyüyeceğini, haber yasaklarının artacağını da gösterir. Ekonomi, para akışı sorunlarıyla artarak gündemde. Uluslarası alanda görünürde olumlu gibi olan alt bantta yanıltıcı yaklaşımlar söz konusu, elbette dikkate alınacağı filan yok…

Mars Thuban’da iken yeniay ile büyüyecek enerji altın fiyatlarına dikkat çekiyor, yükseliş olur. Ani çıkışlarla gelen para yine aynı şekilde gider.Venüs Denebola ve Dschbubba’lı Pluto arasındaki olumlu kontak para piyasalarında değişken ve yanıltıcı bir yükselişi verir ama risk kaldırmaz. Dikkatli olun.

Evlilikler, iş ortaklıklar ile yakın geçmişteki hesapların getirdiği gerginliği büyütecek bir sinerji var; devam enerjisinde sert tartışmalar işi daha zorlaştırır. Orta yolu bulmak reçetesi.

Haritası uygun olanlar için gücü doğru yönlendirebilir ve doğru zamanda harekete geçebilirlerse uzun zamandır bekledikleri ve ya da üzerinden çalıştıkları projeleri de hayata geçirebilecekleri bir yeniay… Bu anlamda doğum haritaları biriciktir , özele has olumlu durumlar her an olabilir.

Ülkemize geçmiş olsun. Görüldüğü üzere önümüzde zorluklarla mücadele isteyen bir hafta var. Hafta sonuna kadar çeşitli sıkıntı ve sorunlar, hava dengesizliği orta şiddetli deprem, ekonomi gündemde… Yardımlaşmanın bol olduğu, ümmet değil milleT olduğumuzu yeniden anımsamaya ihtiyacımız olan günler. Provokatif söylemlere karşı aşırı dikkat etmek gerekiyor. Ay geneli de zorlayıcı etkilerle geliyor. Bireysel önlem alarak devam etmeliyiz.

Devrim Dayıoğlu

Oğuzhan Ceyhan Astroloji Ekolü

 

Kuyruklu yıldız; Yunanca “kome” (saç) kelimesinden türeyen “kometesler” yani “saçlı yıldızlar” dır, aşağı yukarı 4,5 milyar yıl önce oluşan Güneş Sistemi’nden arda kalan buz kayalarıdır. Yörüngeleri, güneş sisteminin en soğuk ve karanlık köşelerinden, Güneş’in yakıcı sıcaklığına kadar uzanır ve Güneş’e göre ters yöndedir; çoğu, Neptün’ün daha ötesinde bulunan Kuiper kuşağından ve Oort Bulutu’ndan gelmektedir. Kuyruklu yıldızlar üç bölümden oluşur; çekirdek-saç-kuyruk. Kısa ve uzun dönemli olmak üzere iki gruba ayrılır; kısa dönemli kuyrukluyıldızların yörünge dönemleri “200 Jüpiter Kuyrukluyıldız Ailesi” olarak bilinir,  zamanla kuyrukluyıldızın yörüngesinin değişmesiyle  güneş sisteminin dışına fırlatılmasına ya da Jüpiter veya Güneş ile çarpışmasına neden olur. Kısa dönemlilere örnek olarak Halley (dönemi 76 yıl), Tempel-1 (5.5 yıl), Encke (3.3 yıl), Wild 2 (6.15 yıl) kuyrukluyıldızları verilebilir.Uzun dönemli kuyrukluyıldızların yörünge dönemleri ise 200 yıldan daha uzundur ve bunlar Oort Bulutu’ndan gelmektedir. Bu türden kuyrukluyıldızlara örnek olarak Hale-Bopp kuyrukluyıldızı (4 bin yıl) verilebilir. 

Kuyrukluyıldızlar içinde en iz bırakanı Halley Kuyrukluyıldızı’dır. Halley’e ait gözlemler, en azından Çinlilerin kayıtlarına göre M.Ö 240 yılına kadar dayanıyor ve 2000 yıldan fazla zamandan beri her perihel geçişte izleniyor. İngiliz astronom olan Edmond Halley’in zamanına kadar, kuyrukluyıldızların iç Güneş Sistemi’ne geçici olarak uğradıkları sanılıyordu; bunların, periyodik yörüngeler üzerinde hareket etmiş olabileceklerini kimse ciddi olarak düşünmemişti. Halley, Newton’un çekim kanunu ve gezegen yörüngelerini kullanarak bazı kuyrukluyıldızların yörüngelerini hesaplamıştır.  1986 yılında görüldüğünde büyük heyecan uyandırmıştı, kıyamet habercisi olarak görülen Halley, o günün Türkiye’sinde de dikkatleri gökyüzüne çekmiş, hatta Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın Kuyruklu Yıldız Altında Bir İzdivaç romanında olduğu gibi eserlere de konu olmuştur. Halley kuyrukluyıldızının 76 yıllık bir dolanım serüveni bulunuyor, ziyaret edeceği en yakın tarih 2062 yılında gerçekleşecektir.

Eski çağlarda, kuyruklu yıldızlar felaket habercisi, majör bir etki, büyük bir insanın doğmasına işaret, çok büyük bir olayın gerçekleşeceği,savaş ,salgın, yangın, patlama olarak düşünülürdü. Uğurlu sayan kültürlerin yanında uğursuz sayan yaklaşımlar daha ağırlıklı…

 

Yörüngeleri Dünya'yla çakıştığı için geçmişte Dünya'ya çarpmıştır ve gelecekte de çarpacaktır. Örneğin, 65 milyon yıl önce Meksika'daki Yucatan'a çarpan kuyruklu yıldız, Dünya'daki canlı yaşamın %75'ini yok etmiş, soru şu çarpması muhtemel olan bir kuyruklu yıldızın ne zaman çarpacağıdır !

Çinliler'in MÖ 300'e ait bir kitabında MÖ 1500'e kadar tarihlendirilmiş, 29 farklı kuyruklu yıldız benzeri gözlem ve bu yıldızlarla ilişkilendirilen çeşitli felaketlere dair bilgi yer almaktadır. "Kuyruklu yıldızlar habis yıldızlardır. Her zaman onlar güneyde gözüküyorlar, eskiyi silip yeniyi yerleştiriyorlar. Balıklar hasta oluyor, mahsuller tükeniyor, bozuluyor, imparatorlar ve halklar ölüyor, erkekler savaşa gidiyor. İnsanlar yaşamdan nefret ediyor ve onun hakkında konuşmak istemiyorlar."

"Bu göğe ait meşalelerle ölüm geldi. Onlar Dünya'yı bitmeyen bir ölü yakma ateşiyle tehdit ediyor. Çünkü semanın ve doğanın kendisi yaralandı ve insanların mezarları lanetlendi." (Marcus Manilius, Astronomica, MS 10-20)

Kuyruklu yıldızlar, büyük miktarlarda organik molekül içerir, bunlar Güneş sisteminin oluşumundan önce de vardı ve kaynağı, yıldızlararası nebuladır. sayısız mikroba ve birkaç kompleks türe bile yaşanabilir bir ortam sunarlar. İçlerinde, buz içinde uyumuş, donmuş ya da kayanın derinliklerinde çoğalabilen bakteri ve virüsler vardır. Bir kuyruklu yıldızGüneş'e yaklaştığında Güneş rüzgarlarıyla, yüzey tabakasındaki buz; ısınır, yumuşar ve buharlaşır ve ilk formunu kaybeder, milyonlarca mil uzunluğundaki kuyruğundan; kaya, toz, su buharı ve atıkları çevresine bırakır. Nadiren kuyruklu yıldızın kuyruğu, Dünya yörüngesini izler. Bu kayalar, tozlar ve su buharı, Dünya atmosferine isabet ettiğinde, kayan yıldızlar şeklinde tutuşur. 1910'da Halley kuyruklu yıldızının kuyruğu, Dünya'nın yakınından geçerken milyonlarca parçacık atmosfere çarptı. Gezegene, kuyruklu yıldıza ait tonlarca parça yağdı. Ancak onlara bağlanmış olan küçük parçacıklar, bazı mikroplar ve viral partiküller yanmadı. Bunun yerine onlar, atmosferin daha üst parçalarının üzerine düştü ve hava akımları onları yavaşça sürükledi. Yıllar içinde havada asılı kalıp, zamanla yumuşak bir şekilde aşağıya doğru, yeryüzüne; okyanus, nehir, hayvan, bitki ve insanlar üzerine düştü ve bu tarihi izleyen 1918-1920 İspanyol  grip salgınının belki de tohumları bu geçişle atılmıştı ve uygun koşullar oluştuğunda ki bunu akabinde görülen Encke kuyruklu yıldızı da yapmış olabilir; savaşın sonunda 37 milyon kişi yaşamını kaybetti. Ölenlerin bir çoğu ise kurşunla değil, hastalıkla-vebayla ölmüştü. Halley kuyruklu yıldızı ve sonrasında meydana gelen salgın hastalıklar arasında, açık ve kesin bir bağlantı olmaması ile birlikte dolaylı bağlantı kurulabilir;daha olası aday olan Encke kuyruklu yıldızı, 16 haziran 1908'de Dünya'ya yaklaştı. Tekrar 27 Ekim 1914'de ve 1918'te de günberi noktasındaydı. Her yaklaştığında Encke, buz, kaya, toz döktü. Sayesinde Dünya atmosferi, yol yol boyanmıştı. Pek çok bilim adamı, Encke kuyruklu yıldızının büyük bir parçasının koparak Dünya'ya düştüğünü ve 1908'de Tunguska üzerinde patlayarak; yüzlerce mil içinde ormanların yerle bir olmasına sebep olduğunu söylüyor.

Washington'daki Armed Forces Institute of Pathology'den bilim adamları; 2005'de Alaska topraklarında donmuş bir şekilde korunmuş olan vücuttan, 1918'deki virüsü yaşama döndürdü. Gördükleri şey tamamen yeni bir virüsün, eski bir virüsle birleşerek; gen değişimi yapması sonucu oluşan, daha ölümcül ve patojenik bir grip virüsüydü. Onlar 1918 İspanya grip virüsünün gökten geldiğini ve ilk önce kuşlarıdaha sonra da insanları öldürdüğünü onaylıyorlar.

Sars, 8.384 insana bulaştı ve 770 kişi öldü. Çin, Hong kong, Tayvan ve Kanada'da görüldü. Bazı bilim adamları sarsın, insanlıkta doğal olarak geliştiğine inanıyor. Diğerleri ise onun bir hayvandan -tavuk ya da egzotik bir kuştan- insana geçtiğini düşünüyor. Fakat bir grup İngiliz bilim adamı, daha uzak bir kaynak öneriyor: Uzay..

İngiliz tıp dergisi "Lancet"e gönderilen bir mektupta, Galler'deki, Cardiff Üniversitesi'nden Chandra Wickramasinghe ve öteki bilim adamları, sars virüsünün dış uzay kaynaklı olup; Dünya'ya düşmüş olacağını ve salgının Çin topraklarında başladığını ileri sürüyor. Wickramasinghe: "Bu kesinlikle böyledir demiyoruz fakat bu teori yabana atılır bir teori değildir." diyor. Bu virüsün yeni çıkmış bir virüs olması, dış kaynaklı olma argümanını kuvvetlendiriyor. Teoriye gore; stratosferdeki virüs, ilk önce stratosferin ince olduğu Himalayalar'a düşmüş sonra da diğer komşu bölgelere ulaşmıştır. "Büyük salgınların alışılmadık yapıları, örneğin 1917-19'daki grip salgını gibi, bulaşma derecelerinin kolaylıkla açıklanamaması, epidemiyolojik modelde bir uzay olayını karakterize ediyor." diyor ve ekliyor:

"Bölgesel olarak kişiden kişiye bulaşma meydana gelmesine rağmen; hastalık, Dünya'nın çok geniş bir bölgesinde aynı anda gözüktü. Diğer taraftan da hastalığın, bulaşarak, yakın bölgeler arasında bile yayılması uzun zamanlar aldı.

Bu hal içinde bulunduğumuz zaman bölgesinde Covid-19’un duurmu ile benzeşlik taşıyor.Salgın hastalıkları tetikleyen gökyüzü semboliklerine iklim değişikliği ile donmuş halde bulunan organizmaların uyanması ve bunun küresel boyuttaki etkisi açıklanabilir, ve önümüzdeki Atlas kuyruklu yıldızının bir hayli yakın bir şekilde geçecek olması salgın hastalık ve diğer felaketlerin de kuyruklu yıldızlarla olan bağını açıklayabilir.

Atlas kuyruklu yıldızı Mayıs ayı sonunda dünyamıza ve ardından Güneş'e en yakın konumlardan geçerek geri dönüş yapacak. Merkür’den daha yakın mesafeden geçeceğini söylenen Atlas’ın Güneş’e 38 milyon kilometre yaklaşacağını, (Ursa Major) Takımyıldızı'nın bir parçası olan Büyük Kepçe kadar parlak olacağı tahmin edilmektedir, elbette son dakikada Güneş ışınlarından buharlaşmazsa…Bu kuyruklu yıldızın daha önce MÖ 4. binyılın başında Dünya'nın yanından geçtiğini ve bunun Mısır'da büyük piramitlerin inşa edildiği bilgisine sahibiz…

Kara ölüm- veba ile kuyruklu yıldız arasında bağ kuran Kozmik Bağlantı isimli kitabın yazarı Dr. Mike Baillie , insanlık tarihindeki en ölümcül salgınlardan biri olan ve Avrupa nüfusunun üçte ikisini, tüm gezegende ise milyonları öldürdüğü söylenen "kara ölüm"ün; büyük ihtimalle "hıyarcıklı veba" olmadığını, ancak kuyruklu yıldız veya yıldızların getirdiği daha ölümcül bir "salgın-veba"olduğunu söylemektedir! Mike Baillie, geçmişte yaşanan çok büyük salgınlardaki kuyruklu yıldız etkilerini içeren bir kitap yazmayı amaçlamamıştı. Ancak bu tarihi büyük salgınlarla aynı zamana rastlamış olan, bazı garip ağaç halkası şekilleri fark etti. Buradan yola çıkarak; insan topluluklarını zayıflatan bir tür çevresel çöküşün; insanlığı geniş çapta öldürücü viral veya bakteriyel etkilere açık hale getirdiğini düşündü. Ancak, bulmuş olduğu önünde sallanan bir iplikti ve bir kez onu çekmeye başlayınca da, kara ölüm hakkında "kabul gören ilim" çözülmeye başladı. Bu onu, dudak ısırtıcı sonuçlara götüren bir araştırmaya yöneltti. Baillie, ağaç halkalarını, tarihlendirilmiş buzdan çekirdek (ice-core) numuneleri ile kıyasladı. İlginç bir şekilde kara ölüm (veba ya da salgın) zamanlarında, ağaç halkaları ve buz çekirdeklerinin her ikisi de, tamamen aynı şeye işaret ediyordu. Baillie'nin açıklamasına göre; biz her zaman depremlerin, tektonik hareketlerden kaynaklanıp kaynaklanmadığını bilmiyoruz. Atmosferdeki kuyrukluyıldız patlamaları veya yerin yüzeyine etkileri de depremlere neden olabilir.

1984 yılında, Graham Twigg, "The Black Death: A Biological Reappraisal" (Kara Ölüm: Biyolojik Açıdan Yeniden Değerlendirme) adlı bir kitap yayınladı. Kitabında, Avrupa'nın ekolojisi ve ikliminin, özellikle İngiltere'nin, sıçan ve pirelerin, "hıyarcıklı veba"yı bulaştırmasını ve "yersinia pestis"in vebaya neden olan bir faktör olmasını neredeyse imkânsız kıldığını iddia ediyordu. Oysa 14. yüzyılda veba, ani ve şiddetli bir şekilde Avrupa boyunca yayılmıştı. Twigg, ayrıca yaygın olarak inanılan, tamamen pnömonik yayılma teorisini de yıkmaktadır. Kendisinin kanıt ve semptomları incelemesine dayanarak; kara ölümün, gerçekte "Bacillus anthracis bakterisi"nin neden olduğu bir akciğer şarbonu salgını olabileceğini ileri sürmektedir.

MS 526'da gerçekleşen büyük Antioch depremi, John Malalas tarafından şöyle anlatılmaktadır:
"Binaların altındaki toprakta yanan bu şeyler, tamamen yanıp kül oldular. Havada ateş kıvılcımları göründü ve bu kıvılcımlar, yıldırım çarpmış gibi herkesi yaktı. Yerin yüzeyi kaynadı ve binaların temellerine, bu depremle ortaya çıkan beklenmedik olaylar isabet etti ve bu binaların temellerini, ateş yakarak küle çevirdi…Bu ateşin yağmur gibi yağması, muazzam ve inanılmaz mucizeydi. Devasa bir fırından yağan yağmur, alevler sağanak gibi boşanıyordu…Sonuç olarak Antioch ıssız ve harap hale gelmişti…Bu terörde, yaklaşık 250.000 kişi hayatını kaybetti." (Jeffreys, E., Jeffreys, M. and Scott, R. 1986, The Chronicle of John Malalas, Byzantina Australiensia, Australian Assoc. Byzantine Studies 4, Melbourne.)

Yunanlılar ve Romalılar, kuyruklu yıldızların, göktaşlarının ve meteor yağmurlarının ortaya çıkmasının mucizevi olduğuna inanıyorlardı. Onlar için bu olaylar, iyi ya da kötü bir şeyin olduğu ya da gerçekleşmek üzere olduğuna dair işaretlerdi. Bir kuyruklu yıldızın gelişi, büyük bir şahsiyetin doğuşunu müjdeleyebilirdi ve bazı insanlar, İranlı Magilerin yeni doğmuş İsa’yı görmek için Beytüllahim’e getirdiği gökyüzündeki yıldızın aslında bir kuyruklu yıldız olduğunu iddia ettiler.

MÖ 44 yılının ilkbaharında ortaya çıkan bir kuyruklu yıldız, cinayetin ardından, Julius Sezar’ın öldürülmesinin bir işareti olarak yorumlandı. Sezar’ın evlatlık oğlu Octavianus (sonrasında İmparator Augustus olacak) Sezar için düzenlenen mezar oyunlarında gökyüzünde yanan birçok kuyruklu yıldız figürü yaptı. Bu olağanüstü olay, antik kaynaklarda sıklıkla anıldı.

Kısa kısa üzerinde durduğum, alıntılara yer verdiğim bu küçük derlemede sistemde her şeyin birbiriyle bağlantısı olduğunu ve büyük resmi yakalayabilen, yeniye açık zihinlerin  bu tür araştırmalar içinde olduğunu , yaklaşım prensiplerinde ikiye bölünmüşlük olduğunu, iki kutupluluğun devam ettiğini de belirterek; bu kadar güçlü oluşumların solar sistemde dünyayı etkilemediğini düşünmek cahillik eş değerdir . Kuyruklu yıldızların yıllara yayılan etkileri ile birlikte göktaşı, meteor çarpma riskinin de sistemde her an olduğu bilgisine sahibiz. Bu göktaşlarından Apophis 13 Nisan 2029’da dünyaya yakın bir pozisyondan geçiş yapıp 2036 yılındaki geri dönüşünde dünyaya çarpma olasılığı yüksek bir gök cismi olarak kayıtlara girmiş durumda. Yakınımızda  gerçekleşecek Atlas kuyruklu yıldızının etkisinin ne olacağını hep birlikte göreceğiz.

Devrim Dayıoğlu

Oğuzhan Ceyhan Ekolü

Kaynaklar, vikipedi dahil olmak üzere, internette yer alan neredeyse bütün sayfalar, sayfaların işaret ettiği kitaplar, alıntılar.

 

 

 

 

  

 

Bize Ulaşın!

E-Mail: mail@devrimdayioglu.com

 

Mail Grubumuza Üye Olun

Devrim Dayıoğlu en son haberleri için üye olmanız yeterli.